Medikal Malpraktis Nedir?


Emel Gerdaneri tarafından yazılmıştır.

Medikal Malpraktis Nedir?

Av. Arb. Bahadırhan Tabak Estetik Hukuku başlığı altında Yeniben’e en çok gelen soruları ve merak ettiğimiz ayrıntıları cevaplıyor, hukuksal açıdan derinlemesine değerlendiriyor. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. 

Av. Arb. Bahadırhan Tabak

Bahadırhan Bey, Medikal Malpraktis  Nedir?

Kısaca tıbbın kötü uygulanması olarak tanımlanabilecek medikal malpraktis hekimlik meslek etiği kurallarında yer alan tanımıyla bilgisizlik, tecrübesizlik veya dikkatsizlik nedeniyle sağlık personelinin hastayı zarara uğratması anlamına gelmektedir.

Sadece hekimler için değil tıbbi müdahale gerçekleştiren tüm sağlık personeli için söz konusu olabilecek bir sorumluluk halidir. Sağlık personeli gerçekleştirdiği tıbbi müdahalelerde özen yükümlülüğüne uygun hareket etmeli, tıbbın gerek ve kurallarına uygun davranmalıdır.

estetik hukuku

Danıştay 15. Dairesi 2015/455 Esas, 2016/601 Karar, 4.2.2016 tarihli kararında medikal malpraktisi “Tıp biliminin standartlarına ve tecrübelere göre gerekli olan özenin bulunmadığı ve bu nedenle de olaya uygun gözükmeyen her türlü hekim müdahalesi uygulama hatası (malpraktis) olarak anlaşılmaktadır.

Diğer bir ifadeyle, hastanın tanı ve tedavisi sırasında standart uygulamanın yapılmaması, bilgi ve beceri eksikliği, hastaya uygun tedavi uygulanmaması; tıbbi hata olarak tanımlanabilir.” şeklinde ifade etmiştir. 

Aynı kararda özen yükümlülüğünün ihlali ve tıbbi standarda ilişkin olarak “Hekimin özen yükümlülüğünün ihlali, üç alanda yoğunlaşmaktadır; birincisi, hastanın tedavisinde yani teşhis, endikasyon, tıbbi tedbirin seçimi, bu tedbirin uygulanması, tedavi yahut cerrahi girişim sonrası bakım alanındadır.

İkincisi, hastanın aydınlatılması ve anamnez alınmasıdır. Üçüncüsü, klinik organizasyonu alanında (personelin niteliği, yeterli sayıda personel bulundurulması, hekimlerin birbiriyle işbirliği (Konsültasyon)dir.

sağlık hukuku

Bu üç alandaki kusuru, sırasıyla uygulama kusuru (tedavide hata), aydınlatma kusuru ve organizasyon kusuru olarak değerlendirmek mümkündür. Bu üç kusura;Tıbbi Uygulama Hatası; (Malpraktis) adı verilmektedir. Bu noktada tıbbi standart kavramına açıklık getirilmelidir.

Tıbbi standart kavramı ile, tıp ilminin genel ihlali değişik şekillerde gerçekleşebilir; teşhis, tedavi (endikasyon eksikliği, yanlış tedavi yönteminin seçimi) ve müdahale sonrası bakım yönetimi bunlardan bazılarıdır.” tespitinde bulunulmuştur. 

Yargıtay’ın önüne gelmiş bir uyuşmazlıkta rinopilasti operasyonunun genel cerrahi uzmanı tarafından yapılması ve yapılan işlemde bilirkişi raporu ile hekimin tıbben kusurlu bulunması nedeniyle olay malpraktis olarak kabul edilmiş ve sağlık kuruluşunun sorumluluğuna karar verilmiştir:

“…Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun vermiş olduğu 20.10.2016 günlü raporunda, ameliyatın rinoplasti (burun estetiği) ameliyatı olduğu, ameliyatı yapan hekimin genel cerrahi uzmanı olduğu, ameliyatın genel cerrahi alanına girmediği hususları birlikte değerlendirildiğinde ameliyatı yapan hekimin eyleminin tıp kurallarına uygun bulunmadığı ve tıbben kusurlu bulunduğu bildirildiğine göre, ... Özel Sağlık Hizmetleri A.Ş. yönünden de davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur.” (Yargıtay 15. HD., E. 2018/5219 K. 2019/46 T. 7.1.2019) 

medikal estetik uygulamaları

Medikal malpraktis olgusunun yargılama sürecinde alınan bilirkişi raporlarında açık ve gerekçeli şekilde ortaya konulması gerekir. Yine Yargıtay’ın ceza dairesinin önüne gelen bir vakada oluşan yaraların hekim atasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının kesin olarak ortaya konulamadığı gerekçesiyle yeterli araştırma yapılmak üzere dosya bozulmuştur:

“..yaraların basit tibbi müdahale ile giderilebilecek şekilde hafif nitelikte olmadığının bildirildiği, bu sağlık raporunun hükme esas alındığı, ancak ilgili raporda katılanda meydana gelen yaraların doktor hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığına ilişkin herhangi bir saptama bulunmadığı anlaşılmakla, maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde ortaya çıkartılması bakımından, ilgili Adli Tıp Kurulundan veya Yüksek Sağlık Şurasından, sanığın olaydaki kusur durumuna ilişkin rapor alınmasından sonra hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi…” (Yargıtay - 12. CD., E. 2013/25573 K. 2014/19776 T. 14.10.2014) 

medikal estetik

Hastanın mevzuatın aradığı standartlarda aydınlatılıp rızasının alınmamış olması da ortaya çıkan zararlar bakımından bir malpraktis olarak değerlendirilerek sağlık çalışanlarının sorumluluğunu doğurabilmektedir:

“…matbu olarak hazırlanan “hasta bilgilendirme formuna” ilişkin belgenin, katılan hasta tarafından imzalandığı, sözkonusu belgelerde sanığın yapacağı ameliyatın riskleri ve sonuçları hakkında bir bilgi bulunmadığı, ameliyatı yapan doktor sanığın, hasta anamnezinde katılanın ikinci defa meme estetik ameliyatı olacağını bilmesine rağmen, önceki ameliyata dair bilgileri getirtmediği ve sözkonusu meme ameliyatının riskli olduğunu bildiği halde, bu konuda hastayı bilgilendirdiğine ve onayını aldığına dair imzalı bir belge alması gerekir iken almadığı, sanığın ihmali eylemi ile taksirle yaralama eylemi arasında uygun illiyet bağı kurulamasa bile görevinin gereklerini yerine getirmek hususunda ihmali bulunduğu gözetilerek TCK'nın 257/2. maddesi gereğince mahkumiyeti…” (Yargıtay Kararı - 12. CD., E. 2015/15465 K. 2017/630 T. 31.1.2017)

Yukarıda yer alan örneklerde olduğu gibi hekim veya tıbbi müdahaleyi gerçekleştiren diğer sağlık personelinin hatalı uygulaması nedeniyle zarara uğradığını iddia eden kişiler maddi ve manevi zararlarının tazmini için tazminat davası açabilecekleri gibi savcılığa suç duyurusunda da bulunabilmektedirler. 

medikal uygulamalarda hukuk

Sağlık personelinin kamu görevlisi olması veya müdahalenin üniversite hastanesinde gerçekleştirilmiş olması halinde adli süreç bakımından özel sağlık kuruluşlarındaki sürece göre farklılıklar bulunmaktadır.

Kamuda gerçekleşen tıbbi malpraktis iddialarında tazminat davaları doğrudan sağlık personelinin kendisine karşı açılamamakta öncelikle ilgili kuruma tazminat talepli başvuru yapılması, akabinde ise kuruma/idareye karşı idari yargıda dava açılması söz konusu olmaktadır.

Bu davalarda sağlık personelinin kendisi doğrudan taraf olarak gösterilememektedir. Savcılığa yapılan suç duyurularında ise savcılığın öncelikle sağlık personelinin bağlı olduğu kurumdan soruşturma izni alması gerekmekte, kurumun izin vermemesi halinde soruşturmaya devam edilememektedir. 

estetik ve güzellik

Ceza soruşturması ve tazminat davası sürecinde yapılan işlemin tıbbi boyutu ile ilgili olarak bilirkişi raporu alınmaktadır. Tıbbi müdahalenin türüne göre alından uzman bilirkişi veya bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan rapor meydana gelen zarar bakımından sağlık personelinin tıbbi hatasının bulunun bulunmadığını ortaya koymaktadır.

Yapılan işlemde hekimin tıbbi hatasının varlığının bilirkişi raporları ile tespit edilmesi halinde ceza kovuşturması gerçekleştirilmesi ve sağlık personelinin taksirle yaralama, taksirle ölüme sebebiyet verme veya ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçlarından cezalandırılması, tazminat davaları bakımından ise hastanın maddi ve manevi zararının tazmin edilmesi gündeme gelebilmektedir. 

Meydana gelen zararın bir komplikasyon olduğunun anlaşılması halinde ise sağlık personelinin bir kusuru bulunmadığı için savcılık soruşturması bakımından takipsizlik kararı verilmekte, açılan tazminat davalarının ise reddine karar verilmektedir. Ancak bu noktada komplikasyon yönetiminin de doğru yapılmış olması önem arz etmektedir.

sağlık hukuku

Risk yönetiminin doğru yapılamamış olması, örneğin olası komplikasyonlar için gerekli önlemlerin alınmamış olması, komplikasyonun olumsuz etkilerini önlemek veya azaltmak için gerekli tedbirlerin uygulanmamış olması veya uygulanmasında gecikilmiş olması sağlık personelinin sorumluluğunun doğmasına yol açabilir. 

Medikal malpraktis iddiaları bakımından ülkemizde özel bir yasal mevzuat bulunmamakta genel sorumluluk prensiplerine göre yargılamalar gerçekleştirilmektedir. Zaman zaman malpraktis yasası adı altında bir takım taslaklar gündeme gelse veya TBMM’ye teklif olarak sunulsa da bugün için bu alana özel bir yasal düzenlememiz bulunmamaktadır.

Medikal malpraktis sorumluluğu bakımından Türk Ceza Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’daki genel sorumluluk hüküm ve prensipleri uygulanmaktadır.


Yayınlanma tarihi: 24/06/2021

-

Son Güncellenme: 01/07/2021

Başa Dön