Obezite Tedavisi ve Dislipidemi

Mide Küçültme (Tüp Mide)

Selin Sezgin tarafından yazılmış, Doç. Dr. Mustafa Atabey tarafından tıbbi olarak onaylanmıştır.

Obezite Tedavisi ve Dislipidemi

Dislipidemi obezitede sıkça rastlanan metabolik bir problemdir ve kan lipid profilinin bozulması anlamına gelir.

Bu sebeple aşırı kilolu veya obezite olan kişilerde dislipidemi; dislipidemisi olan kişilerde ise obezite olması beklenir. 

Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Atabey, obezite tedavisi ve dislipidemi hakkında bilgiler verdi.
Mustafa Atabey tüp mide whatsapp butonu

Obezite hastalarında görülen tipik lipit bozukluğu, HDL disfonksiyonunun eşlik ettiği iyi kolestorel düşüklüğüdür. Bu bozulmaların yanı sıra normal veya biraz artmış LDL (kötü kolesterol) düzeyi de eşlik eder.

Yüksek boyutta LDL, yani kötü kolesterol düzeyi, kardiyovasküler hastalıklar için büyük risk faktörlerindendir. Bu sebeple öncelikli hedef LDL kolesterol düzeyinin düşürülmesi olmalıdır.


Dislipidemi Taraması Ne Sıklıkla Yapılmalı?

dislipidemi

Dislipidemiye bağlı kalp rahatsızlıkları erken dönemde ortaya çıkar ve her yaşta görülebilir. Çok yaygın olarak görüldüğünden bir hastalığı veya kardiyovaskuler risk faktörü bulunmayan kişiler dahi tarama yaptırmalıdır.

Hastanın yaşı, cinsiyeti ve diğer risk durumlarına göre tarama sıklığı belirlenir.
Yaşa bağlı tarama sıklıkları;
  • 20 yaşından sonra 5 yılda bir kez
  • 40 yaşından itibaren 1-2 yılda bir (erkeklerde)
  • 50 yaşından itibaren (veya menopoz sonrası) kadınlarda 1-2 yılda bir
  • 65 yaşından sonra yılda bir


Dislipidemi Taraması Gerektiren Hastalık ve Riskler

obeziteli kadın

• Obezite
• Tip 1 veya Tip 2 diyabet
• Aterosklerotik hastalık bulguları
• Birinci derece akrabalarda dislipidemi geçmişi
• Hipertansiyon
• Sigara kullanımı
• Kronik böbrek hastalığı (KBH)
• Kronik inflamatuvar hastalıklar
• Genetik dislipidemi klinik bulguları
• HIV enfeksiyonu


Kilo Kontrolü ve Kalori Kısıtlamaları

kilo kontrolü ve diyet

Günlük kalori alımını 300-500 kcal azaltmak suretiyle uzun dönemde kilo kontrolü yapmak mümkündür. Kilo kaybı insülin direncini düşürür ve trigliserit düzeylerinde azalmaya yol açar.

Morbid obezlerde 10 kg kilo kaybı ile birlikte LDL-K düzeylerinde ortalama 8mg/dL azalma olduğu görülmüştür.


Egzersizler

egzersiz yapan kadınlar

Bir hafta içerisinde ortalama 25-30 km yürüyüş veya eşdeğeri aerobik fiziksel aktivite yapan bireylerde HDL-K düzeylerinde ( iyi kolesterol) artış görülmüştür.

Düzenli yapılan egzersizler esnekliği ve kas gücünü arttırıp insülin direncini azaltarak kilo vermeye yardımcı olur. Böylelikle Tip 2 diyabet, hipertansiyon ve diğer pek çok önemli hastalığın riski azalır.

Aynı zamanda düzenli egzersiz insanların daha iyi hissetmesini sağlayarak  psikolojilerini de olumlu etkiler.


Sigara Tüketimi

sigara kullanımı

Sigara kullanmak HDL-K düzeyini azaltır. Ayrıca sigara içenlerin insülin direnci sebebiyle trigliseritler ve postprandial lipit parametreleri artar.

Sigarayı bırakmak HDL-K düzeylerinin yükselmesini sağlar. Sigara bırakıldıktan bir ay sonra etki görülmeye başlanır.


Alkol Tüketimi

alkol tüketimi

Aşırı oranda alkol tüketmek trigliserit(TG) düzeylerini arttırır. Alkol kullanımının HDL-K düzeyleri üzerinde ise bir miktar pozitif etkisi olduğu bildirilmiştir.

TG yüksekliği görülmeyen kişilerde normal miktarda alkol alımı uygundur. Bu miktar, erkeklerde günde 20 g (2 birim), kadınlarda ise günde 10 g (1 birim) kadardır.


Makrobesin Oranları


sağlıklı ve sağlıksız beslenme

Günlük diyetin makrobesin oranları lipit konusu üzerinde oldukça önemlidir. Türkiye’deki yüksek karbonhidrat tüketimi oranları dislipidemiye sebep olan en önemli faktörlerdendir.

Bu beslenme düzeni insülin duyarlılığını azaltır ve TG düzeylerini arttırır. Bu etkileri azaltmak için karbonhidrat tüketimi %45-55 düzeylerinde sınırlandırılmalıdır.

Lif bakımından zengin karbonhidratlar tüketilmelidir.

Baklagil, meyve, sebze ve tam taneli tahıllar gibi yüksek lifli gıdalar; Total-K’de %5-19, LDL-K’de ise %8-24 azalma sağlar.

Yüksek lifli ve yağ içeriği değiştirilmiş bir diyet, plazma lipit kontrolü acısından önerilen bir beslenme şeklidir. Aşırı miktarda fruktoz alımı da TG düzeylerini yükseltir.

Diyet sayesinde alınan enerjinin %35’den daha azı yağa bağlı olmalıdır. Aksi takdirde doymuş yağ tüketimi artarsa lipit profili olumsuz etkilenebilir.


Yağ Oranları

dislipidemi

Beslenmedeki yağ oranları sağlıklı lipit profili açısından oldukça önemlidir. Doymuş yağ tüketiminin azaltılması LDL-K düzeylerini çok etkiler.

Pek çok besinde bulunan trans yağ asitleri de doymuş yağlar gibi LDL-K düzeylerini olumsuz etkiler.

Tekli doymamış yağ asitleri; zeytinyağı, kanola yağı, sert kabuklu yemişler ve tohumlar insülin duyarlılığını arttırır ve TG düzeylerini düşürür.

Bu düzeylerdeki en olumlu etki omega-3 alımı ile sağlanır. Bu sebeple haftada 2 kez balık yenmesi önerilir.

Kolesterol, vücut için oldukça önemli bir lipittir; hücre membanının yapısında ve safra asitlerinin oluşumunda yer alır. Yüksek riskli yaşam biçimi olan tüm bireylerde çocukluk dönemlerinden itibaren kolesterol riski oluşabilir.

kolesterol testi

Yapılan araştırmalar diyetle alınan kolesterolün serum Total-K düzeylerinde minimal etki ettiğini göstermiştir.

Beslenmedeki kolesterol içeriğinin, kolesterolün emilimi ve lipit metabolizması üzerindeki etkileri çok değişkendir.

Diyetteki kolesterol içeriğinin kısıtlanmasındansa doymuş yağ miktarının azaltılması daha önemlidir.

Obezite ile bağlantılı dislipideminin tedavisinde kilo kaybı, egzersiz ve sağlıklı diyetten oluşan bir yaşam tarzı değişikliğine gidilmelidir.

Bu değişiklik insülin direncini ve dislipideminin düzelmesine katkı sağlar.

Beslenmede şekerli gıdalar ve rafine karbonhidratlar en aza indirilip trans yağ tüketimi önlenmelidr. Kilo kaybı sayesinde açlık ve tokluk trigliserit konsantrasyonlarında azalma görülür.

Obez olan kişilerde kan lipitlerinin düşmesi de sağlanır.

Yayınlanma tarihi: 24/06/2021

-

Son Güncellenme: 28/10/2021

Başa Dön