Estetik operasyon çılgınlığı nereye gidiyor? Asla tatmin olmayan kusursuzluk takıntısı ve algımızda yol açtığı sorunlar

Estetik operasyonlar her anlamda gelişen teknoloji ile son yıllarda inanılmaz bir boyuta geldi.

Tarih boyunca insanlar daha iyi görünmenin yollarını aradı. Ancak plastik cerrahinin çıkış noktası bu değildi. Sağlık amaçlı tedavilerle başlayan plastik cerrahi tarihi, zamanla gelişen taleplerle kozmetik cerrahiye evrildi.

Önce her şey görece masum başladı. Normal kabul edilenden daha farklı fiziksel özelliklere sahip olduğunu düşünenler bıçak altına yatıyordu.

Bu büyük bir burun, çok küçük veya aşırı büyük göğüsler, kepçe kulaklar olabiliyordu. İnsanların hem günlük yaşamda zorluk çektiği, hem de psikolojik sorunlar yaşadığı bu uzuvlarını değiştirmesi normal karşılanıyordu; çünkü kişinin mutluluğu ön plandaydı. Geçmiş zaman ekiyle bahsediyor olsak da, anlattıklarımız 20-30 yıl öncesini ifade ediyor. O zaman belki 100 kişiden biri estetikliydi, özellikle ünlüler estetik operasyon yaptırırdı ve genel olarak insanlar vücutlarıyla barışıktı.

Daha sonra giderek operasyon çeşitleri ve yaygınlığı arttı.

"Kore'de estetik operasyon yaptırmak kuaföre gitmek gibiymiş" derken tüm dünya bu yöne doğru gitmeye başladı. Tıp ve teknolojinin gelişmesi operasyonları kolaylaştırdı, ulaşılabilirliğini artırdı. Öte yandan teknoloji kişilerin kendilerini daha detaylı incelemesine olanak sundu. Kameralı cep telefonları ve sosyal medya ile estetik operasyonlar patlama yaptı. Öyle ki, kısa zaman önce estetiğe ihtiyacı olduğunu düşünmeyeceğiniz insanlar dahi bıçak altına yatar oldu.

Sektör büyüdükçe yeni yeni işlemler ortaya çıkmaya başladı.

Bundan birkaç yıl önce çene köşesi ekletme, göz çektirme, burun dudak arası kestirme gibi şeyler duysak "yok artık" derdik. Belki o zaman da bu uygulamalar başlamıştı, yine de günümüzde sürekli yeni trendlerin ortaya çıktığını inkar edemeyiz.

İşte sorun da burada başladı. Her gün yeni bir trendin çıktığı bu dünyada her çıkanı uygulatmak ve sürekli kendimizde sorun aramak zorunda mıyız?

Gözün, burnun da saç ve makyaj gibi bir trend konusu olması ayrı konu. Trendlerin sürekli değiştiği bu dünyada sağlığı tehlikeye atma pahasına sürekli vücudu değiştirmek çok tuhaf değil mi?

Bundan 40-50 yıl önce yuvarlak yüzler çekici, uzun yüzler itici bulunurken şimdi durum tam tersi mesela.

90'larda büyük bir popo şişmanlık göstergesiydi, şimdi ise güzellik sembolü. 80'li yıllar büyük göğüslerin çağıydı, günümüzde belli bir oranda olmak koşuluyla küçük göğüsler tercih ediliyor. Birkaç yıl öncesine kadar keskin çene hattı kadınlarda erkeksi bulunurken şimdi jawline denilen çene belirginleştirme işlemi için adeta kuyruğa giriliyor.

Şunu demeye çalışıyoruz; güzellik algısı değişken, peki vücudumuz bu değişkenliğe ne kadar uyabilir?

Şu an çekik gözler moda olabilir, peki ya 3 yıl sonra büyük ve yuvarlak gözler popüler olursa? Burun ve göğüste bunu gördük; pek çok kişi büyük silikonlarını çıkarttırdı ve kalkık burun popülerken bir anda doğal burunlar ortaya çıkınca ikinci ve üçüncü ameliyatlar kaçınılmaz oldu. Hayat boyu insanın dış görünüşünü modaya uygun hale getirmeye çalışması çok zor.

Üstelik şimdi bunlara bir tehlike daha eklendi. Kilolu insanları sağlığına kavuşturmak için ortaya çıkan obezite cerrahisi de güzelleşme takıntısı olanlar tarafından keşfedildi.

Mide operasyonları aşırı kilolu, obez kişiler için bir çözüm. Ancak pek çok popüler ve ortalama üstü kiloya sahip kişinin yaptırması ile akıllara düşen operasyon yan etkileri düşünülmeden pek çok insanın hedefi oldu. İnsanlarda "istediğim gibi yiyeyim, nasılsa ameliyat çözümü var" algısı yaratan bu ameliyatı olabilmek için aşırı yemek yiyerek beden kitle endeksini yükseltmeye çalışan gençler görüyoruz.

Kusursuzluk algısı tarafından kuşatılmış haldeyiz. Nereye baksak görüntümüzü daha iyi hale getirmeye çalışan bir şey görüyoruz.

Sosyal medyada filtreler, photoshop uygulamaları, makyaj uygulamaları... 2020 beden olumlama çağı derken kendimizi kandırıyoruz. Bir yandan her beden güzeldir derken, diğer yanda ideal bir güzellik algısı görüyoruz. Bu algı sürekli, her mecradan pompalanıyor

Eğer belli bir yaşın üstündeyseniz bu konuları ciddiye dahi almazsınız muhtemelen, çünkü bambaşka güzellik algılarından bugüne geldik.

Ancak şu an hayatı ilk kez tecrübe eden çocuklar ve gençler için tüm bunlar çok yeni durumlar. Gerçek dünyadan daha çok sanal dünyada vakit geçirdiğimizi var sayarsak ne kadar tehlikeli bir durumda olduğumuzu daha iyi görebiliriz.

Peki ne yapacağız?

Kafayı sürekli bu duruma takmak, bir estetik yaptırdıktan sonra hemen bir sonraki operasyonu planlayarak estetik bağımlısı olmak çok olası. İşin maddi boyutu da olduğu için bu operasyonları yaptıramayanlar kendilerini daha da kötü hissedebilir. Güzelliğin parayla satın alındığı algısı herkesi rahatsız ettiği için pek çok kişi yaptırdığı operasyonları da gizliyor. Teknoloji asla geriye gitmez, bu da gelecekte bu işlerin de daha iyi hale geleceğini gösteriyor. Dolayısıyla bugün yaptırılan bir estetiğin yıllar sonra yenilenmesi de gerekecek. Kısaca kısır döngü ve bu kısır döngüyü kırmak için sanıyoruz ki bir çeşit devrim şart.

Sosyal medyayı ve mobil yaşamı tam anlamıyla yeni yeni idrak ettiğimiz bu çağdan sağlıklı çıkmak için biraz sakin olmamız gerek.

Her trende adapte olup her eleştiriyi dikkate almamak, birinin dış görünüşünü eleştirmeden önce de durup bir düşünmek lazım. Algılarımız o kadar bozuldu ki artık insanları kafamızda estetik operasyona bile sokuyoruz. Kendi algımızı sorgulamadan bu durumu aşamayız gibi geliyor.