Dolgularla Aşırı Derecede Doldurulan ve Şişen Yüz Sendromu “OverFilled Faces”

Dolgularla Aşırı Derecede Doldurulan ve Şişen Yüz Sendromu “OverFilled Faces”

Snapchatte çıkan kocaman surat filtrelerini görmüş ya da denemiş olanlarınız vardır. Nedense bu filtre bize ilk etapta “dolgularla aşırı doldurulmuş yüz” ifadesini anımsattı.

Elbette sosyal medyada gülmek için iyi olsa da, estetik tedavilerde son derece çarpıcı bir gerçek ve bir endişe kaynağı. Ne dersiniz?

İnsanların son 10 yıldır veya daha fazla bir zamandır, rutin olarak dolgu yaptırdığı ve yüzlerinde katman katman jel birikimi olduğu bir noktaya ulaşıyor olabilir miyiz?

Doktorlarımıza İngilizcede over filled yani aşırı doldurulmuş yüzleri, sebeplerini, dolguların geri dönüşünü ve bu duruma düşmemek için nelere dikkat etmemiz gerektiğini sorduk:

Dolgular Tam Olarak Ne Zaman Erir?

Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Berat Çiğdem, dolguların ne zaman eridiğini anlatmadan evvel, aşırı doldu yüklemesinin filler fatigue syndrome olduğunu söylüyor ve ekliyor:

“Yüzüyle takıntılı olma, daha fazlasını isteme ve daha kötüsü, doktorun da buna izin vermesi sonucu bu durumu maalesef ben de gözlemliyorum. Dolgu artı su tutma etkisi artı lenfatik dolaşım bozukluğu gibi bir senaryodan bahsedebiliriz.

Birden fazla şırınganın ve yıllık rötuşların norm haline gelmesi ve bu yüzlerin sürekli doldurulması nedeniyle, bu sorun yaşanıyor. Daha acısı bana göre daha fazla gözlemlemeye başlayacağız.

Bakın, algı kayması gerçek bir sorundur. Bir şeyin tekrarlanan görüntüsünü ne kadar çok görürsek, o kadar doğal ve normal hale gelir. 

Zamanla, bir dizi tedaviden sonra, insanlar nereden başladıklarını unutmaya eğilimlidirler. Sonraki görünümleri onların gerçekliği haline gelir ve sürekli olarak bunu sürdürmeye ve geliştirmeye çalışırlar.

Genellikle farkında bile olmadan, doğuştan gelen temel çizgilerinden gittikçe uzaklaşırlar.

Karikatür benzeri özellikler ve aşırı konturlu yüzleri eskiden sadece ünlü kişilerde görürdük şimdi her yerde görüyoruz.

Bunun nedeni kısmen ünlülerin, influencer denilen kesimin, dizi oyuncularının ülkenin geri kalanının güzellik normlarını belirlemesinden, “güzellik normu” olarak kabul edilmelerinden, “yaptırıyorsa bir bildiği vardır” algısından kaynaklanıyor ancak aynı zamanda sosyal medyanın da bu eğilimi teşvik ettiğini ve normalleştirdiğini de unutmayalım.

Ördek dudaklar ve sincap yanaklar yarışıyor gibi. Bu durum bana göre yüz oranlarına saygı duymamaktır. Her estetik doktorunun dolgu maddelerini doğru olarak kullanmadığını gözlemliyoruz.

Dolgular, her altı ayda bir tekrarlanmalıdır gibi bir söylem hatalıdır. Zira oldukça ince olan ve molekülleri biraz gevşek bir şekilde birbirine bağlanmış hyaluronik asit (HA) dolgu maddeleri dört ila altı ay sonra kaybolurken, bazıları daha sıkı çapraz bağlıdır, 12-18 ay kalıcılığı sürebilir.

Çoğu durumda, hastalar aylar sonra geri geldiğinde bile dolgularının tamamı gitmemiş, belirli bir miktar kalıntısının olduğunu gözlemleriz.

Tam olarak ne kadar kalıntı kaldığı hastaya, metabolizmasına, ne kadar dolgu enjekte edildiğine, nereye enjekte edildiğine, jelin doğasına, ne kadar yüksek çapraz bağlı olduğuna bağlıdır.

Bir dolgunun uzun ömürlü olmasında pek çok faktör rol oynar ve gerçek şu ki, ne kadar süre dayandıkları konusunda net bir fikre sahip olamayız.

Lütfen yüzünüze herhangi bir dolgu uygulaması yaptırmadan evvel düşünün, sanatsal bir bakış açısıyla anatomiye saygı duyan bir doktoru tercih edin. Aşırı deformasyon yaşıyorsanız, cerrahi seçeneklerin de olduğunu unutmayın."

Dolguyla Aşırı Doldurulmuş Bir Yüzün Belirtileri ve Semptomları Nedir?

Medikal Estetik Hekimi Dr. Sevgi Ekiyor: “İlk olarak, doğal anatomide bariz fiziksel bozulma olur. İnsan yüzünün mimarisi hafifçe değiştirildiğinde veya doğal sınırlarının dışına itildiğinde, insan gözüyle keskin bir şekilde fark edilir.

Bununla birlikte, neyin doğal olduğuna dair algımız yavaş yavaş değişiyor. Büyük dudaklar gibi belirli özellikler daha yaygın hale geldikçe, sosyal normları sıfırlanıyor ve anatomi ders kitabı gerçeklerinden uzaklaştırıyor.

Bazen aşırı doldurulmuş olarak gördüğümüz yüz, saf şişlik değildir, bu dolgu ile şişirildiğinde yüzün garip şekilde hareket etmesidir.

Şöyle açıklayabilirim: İnsan yüzü, yağ yastıkçıkları, kasları ve derisinin uyum içinde bir o yana bir bu yana kaydığı, ince ayarlı bir makinedir aslında. Ama buraya yüklü bir miktar HA dolgusu verirseniz, kaymaz veya doğal davranmaz.

Yüz hareketleri kısıtlanır; özellikleri ve ifadeleri, çarpıklaşır. Büyük yanaklar, özellikle gülümserken gözlerin şeklini bozarak gözlere zarar verir. Sosis gibi dudaklar konuşmayı engeller.

Dudaklarında çok fazla dolgu bulunan bazı hastalar kelimeleri düzgün bir şekilde çıkaramıyor.  Rafine sesler oluşturmaktan sorumlu olan ağzı çevreleyen kaslar, hareketlerini bozan dolgu tarafından tıkanmış durumdadır.

Ayrıca dolgu maddesi çok yüzeysel olarak enjekte edildiğinde kasların özellikle bozulduğunu ve bunun lenfatik kanallarımızı bozan bir domino etkisine neden olduğunu da söylemeliyim. Dolgu yanlış yerleştirilirse, lenfatik sıvıların akışına yardımcı olmak için gerekli olan normal yüz kas kasılmalarını engelleyebilir.

Lenfatik damarların normalde çok düşük kasılma kuvveti vardır, bu nedenle tıkanmaları kolaydır. Bazı bölgelerde, üstteki dolgu maddesinin katı basıncı da lenfatik akışı engelleyebilir ve uzun süreli şişmeye katkıda bulunur.

Ayrıca, ağırlığının kat kat fazlasını çeken ve suyu içinde tutan hyaluronik asit dolgu maddesi yeterince derine çökmediğinde cildin kendisini şişkin ve kalın gösterebilir.

Özellikle HA dolgu maddeleri zaman içinde çözünürken yüzün hidrasyon seviyesini değiştirecek şekilde küresel olarak su çekerler. 

Dolguyu eritmek için için yeni nesil medikal estetik çözümler mevcut. Dolgu yerine mesh koymak ve dolgu miktarını daha optimum seviyede tutmak gibi… 

İşte bu sebeple lütfen dolgu uygulamalarını yaptırmadan evvel, doktorunuzu çok iyi araştırarak seçin.

Son derece basit işlemler olarak anlatıldığına bakmayın, tüm hepsi insan bedenine saygı duyarak yaplaması gereken medikal işlemledir.” diyor.

Artık Yüzümde Dolgu İstemiyorum Uygulaması 

Estetik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ahmet Kürşat Yiğit: “Dolgu maddeleriyle aşırı doldurulmuş bir yüzü teşhis ettikten sonra fazla gelen eski dolgu maddesini eritmek için hiyalüronidaz adı verilen enjekte edilebilir bir enzim kullanırız. Fakat hiyalüronidaz sadece hyaluronik asidi etkiler.

Radiesse’de bulunan kalsiyum hidroksilapatit veya Sculptra’ da bulunan poli-L-laktik asit gibi malzemelerden yapılmış dolgular için güvenilir bir panzehir yoktur.

Bir doz enzim yeterince basit bir çözüm gibi görünse de, özellikle de bir hasta yıllardır saat hızında enjeksiyonlar yaptırmışsa, sonrası rahatsız edici olabilir.

Dolgunun çözülme sürecini tanımlamak için “travmatik” terimini kullanabilirim. Bunca zaman, yüz sadece dolgu maddesiyle değil suyla da doldu, bu yüzden yüzü eritip dolgudan arındırdığınızda, hidrasyon durumu çarpıcı biçimde değişecektir.

Hasta bu çözümleme süreci için iyi bir aday değilse, bunun yerine dolgu maddesinin metabolizmasını hızlandırmak için RF mikroiğneleme kullanılabilir fakat bu işlem dolguyu eritmez, biraz denatüre edebilir, temelde bozulma sürecini başlatır.

Deneyimine göre, hiyalüronidaz göz altı ve dudaklar dolgusu çözülmesi için en kolay olan yerlerdir. Elmacık, yanak ve nazolabial kıvrımın çevresi ise dolguyu eritmek için zor yerlerdir.

Hiyalüronidaz protokolleri hastaya göre değişmekle birlikte çoğu HA'nın bir veya iki seansta azaltılabileceğini söyleyebilirim.

Çözdükten sonra tekrar dolgu uygulaması için 2 hafta beklenmesi taraftarıyım. Bu iki haftalık sürenin aynı zamanda dokuların kısmen rehidrate olmasına ve hiyalüronidazın neden olduğu "dehidrasyon” hasarından kurtulmasına da izin verir. “ ifadesini kullandı. 

Hiyalüronidaz Zararlı Mı? Dolguyu Erittirdikten Sonra Tekrar Dolgu Yaptırılabilir Mi? 

“Çözücünün hasar bırakabilme endişesinden evvel, hiyalüronidaz hakkında bilgi vermek isterim. Son yıllarda çok sayıda yabancı meslektaşımız hiyalüronidazın kalıcı hacim kaybı yaşadığını iddia ettiler.
Hatta deyim yerindeyse hastalıktan daha kötü olduğu konusunda ısrar ettiler.” diyen Estetik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tahsin Görgülü sözlerine şöyle devam etti:

"Fakat enzimin insan dokusunu onarılamaz bir şekilde yok edebildiğini kanıtlayan yayınlanmış bir çalışma yok, hiyalüronidaz vücudun kendi doğal hyaluronik asidini enjeksiyon bölgesinin yakınında parçalayabilir, HA o kadar hızlı yenilenir ki kalıcı atık veya deformasyonlar oluşabilir evet bu doğru ama bu noktada hepsi varsayım, hiçbir şekilde bilimsel bir kanıtı yok.

Erittikten sonra tekrar dolgu yapılabilir mi? Evet aşırıya kaçmadan daha muhafazakâr davranarak, yavaş yavaş yapılması mümkün.

Çözündükten iki veya üç hafta sonra dokunun yeniden hidrate olmasına yardımcı olmak için beklenmesi ve mümkün olan en az miktarda dolgu maddesinin tekrar enjekte edilmesi taraftarıyım.

Bu noktada, bu doldurma ve çözülme döngüsüne düşmemek için güvendiğiniz bir doktoru tercih etmenizi öneririm. 
Hastanın gerçekten dolgu için iyi bir aday olup olmadığını anlamamız şart. Aşırı doldurulmuş yüzlerin büyük bir alt kümesi, yüzlerini gençleştirmek isteyen insanlardır ve muhtemelen ilk etapta ihtiyaç duydukları şey, yüzün sıkılaştırılması, kaldırılması ve yeniden konumlandırılmasıdır.

Başka bir deyişle “yüz germe” isterler. Fakat unutmayın dolgular yaşlanmış bir yüzü tutacak güçte değildir.

Birisi bana gıdısının ya da yüzünün alt üçte birlik kısmının gerçekten kendisini rahatsız ettiğini ve dolgu istediğini söylediğinde, hemen bakarım. Eğer uygunsa dolgu elbette yapılabilir ama cerrahi bir yüz germe de yine hastaya hatırlatılmalıdır.

Cerrahiye çok sıcak bakmıyorsa, bugün son derece iyi teknolojilerle üretilmiş farklı ipler ve ip askılama yöntemleri mevcut. Ameliyatsız bir şekilde iple yüzü gerebilir, mevcut sarkmayı toparlayabiliriz.”